Günümüzde en sık karşılaşılan kozmetik sorunlardan biri de saç dökülmesidir. Erkeklere özgü olduğu düşünülse de kadınların da zaman zaman karşılaştığı bir problemdir. Günlük olarak 50 ile 100 saç teli arasında dökülme normaldir. Bunun üstündeki rakamlarda dökülme söz konusuysa bir uzmana danışılmalıdır. Saç dökülmesi saç lazeri, PRP gibi çeşitli saç tedavileriyle azaltılabilse ya da önlenebilse de yoğun dökülme yaşanmış kişilerde kalıcı çözüm olarak saç ekimi operasyonu gerçekleştirilmektedir.
Saç ekimi, saç dökülmesi sonucu meydana gelen seyrelme ve kellik sorununa doğal ve kalıcı bir çözüm yoludur. Saç ekimi operasyonuyla hastanın ense bölgesinden genetik olarak dökülmeye dayanıklı saç kökleri toplanarak kellik ya da seyrelme oluşmuş kısımlarda açılan kanallara ekilir. Saç ekim operasyonu lokal anestezi altında yapılan mikro cerrahi bir ameliyattır. Bu nedenle hastane ortamında ve anestezi doktoru eşliğinde yapılmalıdır.
1. Saç köklerinin toplanması
Donör bölge işlem için hazırlandıktan sonra saç kökleri FUE motoru ile tek tek toplanır. Bu esnada köklerin zarar görmemesi çok önemlidir. Greft adı verilen bu köklerin her biri ortalama 2-3 kıl içerir.
2. Kanalların açılması
Kanalların, bulunduğu bölgeye göre doğru büyüklükte ve derinlikte açılması nakledilen saçların çıkma oranını etkiler. Ekilecek saç kökü büyüklüğüne ve uzunluğuna uygun kanal açılmasına dikkat edilmelidir. Kanalın açısı da en doğal görünümün elde edilebilmesi için iyi ayarlanmalıdır.
3. Köklerin açılan kanallara ekilmesi
Son aşamada toplanan kökler açılan kanallara 40-45 derecelik açılarla teker teker yerleştirilir ve saç ekimi operasyonu tamamlanır.
Günümüzde aşağıdaki saç ekimi yöntemleri başarıyla uygulanmaktadır. Her yöntem hastanın ihtiyacına ve talebine göre özel olarak seçilerek uygulanır. Hangi yöntemin uygulanacağı konusunda doktorun ve hastanın ortak görüşü etkili olmaktadır.
1. Robotik Saç Cerrahisi
Bu yöntemde saç kökleri saç ekim robotu tarafından toplanır. Kanallar da saç ekimi robotu ile açıldıktan sonra toplanan kökler manuel olarak ekilir.
2. DHI Saç Ekimi (Tıraşsız)
Doğrudan saç ekimi adı da verilen bu yöntemde choi isimli medikal kalem kullanılarak kanal açılması ve ekilmesi işlemi aynı anda gerçekleştirilir. Ekilecek saç kökleri daha kısa süre dış ortamda kalacağı için greftlerin sağlıklı kalma ihtimali daha yüksektir.
3. Safir FUE Saç Ekimi
Bu yöntemde kanal açma aşamasında metal slit yerine özel safir uçlu kalem kullanılır. Yöntemi farklı kılan da daha küçük mikro kanallar açılmasına imkan veren ve böylece iyileşme sürecini hızlandıran ve kabuklanmayı azaltan bu safir uçlardır.
4. Normal FUE Saç Ekimi
Mikro motor kullanılarak toplanan ve ayrıştırılan saç kökleri manuel olarak açılan kanallara ekilir.
Liposuction, vücudun bazı bölgelerinde fazla olan yağ dokularının vakum yöntemi ile alınıp daha düzgün vücut hatları elde etme yöntemidir. Bu sayede bu inatçı yağ birikimlerinin olduğu bölgelerdeki yağlar alınarak vücuda daha orantılı bir görünüm verilmiş olur. Liposuction bilinenin aksine bir zayıflama ameliyatı değildir, kontur düzeltme ameliyatıdır.
Liposuctionda ameliyat başarısı, hastanın cildinin elastikiyetine, kilosuna ve ameliyattan ne beklediğinin belirlenmesine bağlıdır. Bu ameliyatı mucizevi bir zayıflama yöntemi olarak görmemek gerekir. Yapılan egzersizler ve sıkı diyetlerle vücuttaki yağ hücrelerinin hacminde azalma olurken, yağ hücrelerinin sayısında azalma olmaz. Liposuction ameliyatlarında ise yağ hücrelerinin vücut dışına çıkarılması ile yağ hücrelerinin sayısında azalma olur.
Karın, bel, kalça, basen bölgesi, diz, ayak bileği, kollar, meme, yüz, gıdı liposuction ile yağ alınabilen bölgelerdir.
Liposuction ameliyatına en uygun olan hasta grubu, ideal kilosuna yakın veya idealden biraz fazla olan, ancak diyetle veya egzersizlerle giderilemeyen vücudun bazı bölgelerinde (Özellikle kalça, basen, karın ve bel bölgeleri gibi) birikmiş yağ toplanması olan hastalardır.
Hastanın sıkı ve elastik bir cilt yapısına sahip olması, sigara içip içmemesi de sonucu etkiler.
Hasta kilosunu koruduğu takdirde sonuç kalıcıdır. Sonraki dönemlerde kilo alınması durumlarında bu bölgesel fazlalıklar aynı oranda olmayacaktır.
Liposuction ameliyatı, ameliyat bölgesi ve yapılan işlemin büyüklüğüne göre 1-3 saat arasında değişir. Yağ alınacak bölgelere göre lokal ya da genel anestezi altında ameliyat gerçekleştirilir.
Liposuction ameliyatı değişik boyutlarda kanüller kullanılarak vakum cihazlarıyla yapılan ameliyatlardır. Bu kanüllerin girebileceği büyüklükte mm’lik kesiler yapıldığı için herhangi belirgin iz söz konusu değildir.
Lazer liposuction, Vaser liposuction, ultrason yardımlı liposuction, yaş (sıvı vererek) ve kuru liposuction gibi teknikleri mevcuttur. Hastanemizde bu yöntemlerden Vaser Liposuction tercih edilmekte ve hastalarımıza uygulanmaktadır.
Ameliyat sonrasında çok ağrı görülmez. Hafif ağrılar ağrı kesicilerle giderilir. Hastalar genelde aynı gün veya bir gün sonra taburcu edilirler. 2-3 gün içinde işe dönmek mümkündür.
Ameliyattan sonraki dönemde şişlikler ve morluklar olabilir. Genelde 2 haftada düzelir. Ancak ameliyat bölgesindeki tüm şişliklerin inmesi ve bölgenin son şeklini alması yaklaşık 6-12 ay içinde gerçekleşir. Bu sürede masaj uygulaması ve diğer bazı tedaviler destek amaçlı uygulanabilir.
Yapılan ameliyatın etkin sonuç verebilmesi için ameliyattan sonraki 1 aylık dönemde korse kullanılması uygundur.
Ameliyat sonrası dönemde diyete ve egzersize dikkat edilmesi yararlıdır. Aşırı yemeye devam edilirse alınan yerlerde eskisi kadar olmasa da vücudun başka bölgelerinde tekrardan kilo alınabileceğini unutmamak gerekir. Ancak bu kilo alımı durumunda liposuction yapılmış olan bölgelerle yapılmamış olan bölgeler orantılı bir şekilde kilo alır.
Güzel ve şekilli göğüslere sahip olmak şüphesiz ki birçok kadının arzu ettiği bir şeydir. Bu nedenle günümüzde birçok kadın meme büyütme operasyonunu tercih eder.
daha simetrik, hacimli, dolgun ve dik göğüsler için ameliyat yapılır.
Meme küçüklüğünün en uygun ve sağlıklı çözümü silikon meme protezidir. Kişinin kendisinden alınan yağ dokularıyla yapılan büyütme işlemleri de denenebilir, ancak bunlarda eriyip hacimde azalmaya neden olabileceği için genellikle tercih edilmezler. Yağ enjeksiyonu ile göğüs büyütme yöntemine en uygun hastalar vücudunda yağ oranı fazla olan hastalardır. Aynı zamanda bu şekilde bölgesel yağ miktarı da azaltılır.
Silikon protezler damla (anatomik) ve yuvarlak olmak üzere 2 tiptir. Kişinin göğüs yapısına, boyuna, omuz-gövde ilişkisine, meme cildine, hastanın isteği ve cerrahın uygun gördüğü duruma göre protez uygunluğuna karar verilir. Meme protezlerinin dış çeperi silikon bir kılıftan oluşur. İçinde ise silikon jel bulunan ürünlerdir. Çeperleri pürtüklü veya düz yüzeylidir. Hacim, taban çapı ve yükseklik açısından değişik boyutları mevcuttur.
FDA onaylı, en son teknoloji ile üretilmiş protezlerle yapılan meme büyütme ameliyatında herhangi bir sağlık sorunu olma ihtimali çok düşüktür. Yapılan çalışmalarda silikon protezinin meme kanseri ile ilişkisi bulunmamıştır. Meme protezleri çok uzun yıllar kullanılır. Herhangi bir problem oluşmadıkça değiştirilmeleri gerekmez.
Bu soru kadınların en çok aklına takılan soruların başında gelir. Anne olmamış birçok genç kadın bu sebeple meme büyütme operasyonu yaptırmaya çekinirler. Ancak yapılan araştırmalar da göstermiştir ki, uygulanan protez emzirmeye engel oluşturmaz.
Operasyon 1-2 saat kadar sürer. Hasta aynı gün veya bir gece hastanede kaldıktan sonra taburcu edilir.
Silikon protezler memeye yerleştirilme yerine göre, kas (Pektoralis majör kası) altı, kas üstü veya hem kas altı hem de kas üstü (Dual plan) olmak üzere 3 yöntemle yerleştirilir.
Protez, en sıklıkla meme altı kıvrım yerinden, daha az sıklıkla da meme ucu etrafından, koltuk altı bölgesinden veya göbek bölgesinden konur.
Meme büyütme ameliyatlarıyla çok hafif meme sarkmaları da giderilir Ancak orta ve ileri sarkmalarda meme dikleştirme ameliyatlarını dahil etmekte fayda vardır.
Kas altına konulan protezlerde biraz fazla olmak üzere, protez ameliyatlarında verilecek ağrı kesicilerle azaltılacak kadar ilk 2 gün ağrı görülmesi olasıdır. Meme bölgesi ve etrafında şişlik ve morluklar görülür. Genelde 2 hafta içinde kaybolurlar. Ancak memedeki şişliklerin tamamen inmesi ve memenin en son halini alması 6 ay ile 1 yıl arası bir süre devam eder.
Ameliyat sonrası dönemde kişi çok ağır işler yapmıyorsa 3 gün sonra işine ve normal hayatına döner. Yaklaşık bir ay boyunca ağır egzersizlerden ve yük kaldırmaktan uzak durulması önerilir.
Ameliyata bağlı kanama ve enfeksiyon nadir olmakla birlikte görülebilen durumlardır. Bazı hastalarda meme başlarında azalan veya artan duyu değişiklikleri olabilir. Bu durum genellikle geçicidir.
Proteze karşı vücut kapsül denilen zarımsı bir madde üretir. Bu zar, ince halde iken herhangi bir probleme neden olmaz. Ancak bu kapsül bazı hastalarda orta ve ileri boyuta ulaşabilir. Bu durumda ikincil bir müdahale gerekebilir.
Protezin yırtılma ihtimali araç içi trafik kazası, yüksekten düşme ve kesici alet yaralanmaları gibi ciddi göğüs travmaları durumları dışında pek mümkün değildir.
Meme büyüklüğü şikayeti ile başvuran hastaların birçoğu estetik kaygıların ötesinde sağlık problemlerinden kaynaklı olarak meme küçültme operasyonuna ihtiyaç duyarlar.
Özellikle genç yaşlarda meme büyüklüğü kişinin psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmasına da sebep olur. Meme büyüklüğü, iskelet sistemini de etkiler. Memelerin yaptığı ağırlık vücudu öne doğru zorlamakta ve boyun fıtığını, sırt bölgesinde kamburlaşmayı, kollarda sinir sıkışmasına bağlı güç kayıpları gibi rahatsızlıkları tetikler. Osteoporoz ile birlikte iskelet sistemindeki bu baskı artar. Bu sıkıntıların çözümü genellikle cerrahidir ve meme küçültme operasyonu gerekir.
En az cerrahi izi bırakacak şekilde maksimum şekil oluşumunu elde etmek amaçlanır. Bu nedenle ameliyat öncesi meme ölçümleri ve çizimleri iyi planlanmak gerekir. Bu aşama, elde edilecek cerrahi sonuç için en az ameliyat kadar önemlidir.
Redüksiyon mamoplastisi adı da verilen meme küçültme ameliyatı ile meme boyutunda küçülme, şekil verme ve memeye daha dik bir görünüm kazandırılır. Bu ameliyatlarda büyük memeden cilt, cilt altı yağ dokusu ve meme dokusu ile birlikte süt bezi dokuları da çıkarılır.
Meme küçültme ameliyatlarında sadece küçültme değil, aynı zamanda dikleştirme ve kaldırma işlemleri de yapılır. Ayrıca areola denilen meme ucu boyutu büyükse küçültülüp şekil vermek de mümkündür.
Meme küçültme ameliyatlarında kişiden kişiye değişmekle birlikte sutyen bölgesi veya bikini altında kalan izler görülür. Bu izler yapılan ameliyat tekniği ve memenin küçültülme derecesine bağlı olarak meme başı-areola etrafında ve meme altı katlantı bölgesine doğru ters T, J veya L şeklinde izler olarak göze çarpar. İlk aylarda belirgin ve kırmızı renkte olan bu izler, ilerleyen zamanlarda renkleri açılıp, daha az fark edilir seviyeye gelir.
Ameliyat süresi memenin boyutu ve uygulanan tekniklere bağlı değişmekle birlikte 2-4 saat civarında sürer.
Ameliyat genel anestezi altında gerçekleşir. Genellikle bir gece hastanede kaldıktan sonra hasta taburcu edilir.
Ameliyattan sonra yaklaşık 1-4. günlerde çıkarılacak şekilde her iki meme bölgesine drenler yerleştirilir. İlk 2 gün ağrı kesicilerle azaltılacak şekilde ağrılar görülür. Meme etrafında şişlikler veya morluklar görülmesi de olasıdır. Ancak bunlar genelde 2 hafta sonra tamamen geçer.
Ameliyat sonrası ödemi azaltacak şekilde özel sporcu sutyenleri giydirililir. Ameliyattan 4-5 gün sonra masa başı işlerine dönmek mümkündür. Genellikle 3-4 hafta boyunca egzersiz ve çok ağır yük kaldırma önerilmez.
Memedeki şişliklerin tamamen geçmesi ve memenin son halini alması 6-12 ay kadar sürer.
Bazı durumlarda süt kanalları da bir miktar çıkarıldığı için hamilelik sonrası emzirme fonksiyonlarında da etkilenme söz konusu olabilir. Yapılan bazı çalışmalarda bu oranın yüzde 10-20 oranında olduğu ortaya konmaktadır.
Diyabetik hastalarda, sistemik hastalığı olanlarda, çeşitli vitamin ve mineral eksikliği durumlarında, özellikle sigara içenlerde olmak üzere yara iyileşme problemleri ve yarada oluşabilecek izlerde belirginleşme durumu görülebilir. Bu nedenle bu hasta gruplarına olası riskler anlatılmalıdır.
Gebelik, emzirme, yaşlanma, genetik ve hızlı kilo alıp verme gibi nedenlerle göğüsler yer çekiminin de etkisiyle sarkıp biçimlerini kaybederler. Bu da hastaları özgüven azalmasıyla beraber psikolojik açıdan kötü yönde etkiler.
Meme dikleştirme operasyonları ile kadınlarda arzu edilen şekilde dik ve daha diri duran göğüslere sahip olmak mümkündür.
Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Ameliyat süresi memenin sarkma derecesi ve dolgunlaştırılmaya ihtiyaç duyulup duyulmamasına göre 2-4 saat arasında değişir.
Bu ameliyatla fazla ve sarkmış cilt alanları çıkarılarak meme dokusu dikleştirilerek aynı zamanda dolgunlaştırılır. Bu dolgunlaştırmada kişinin kendi dokusu yeterli değilse silikon protezler veya yağ enjeksiyonu yöntemlerinden de yardım alınır. Aynı zamanda büyümüş ve sarkmış meme ucu da olması gereken yer ve büyüklüğe getirilir.
Bu ameliyatta meme başında ve meme altı katlantı bölgesine doğru sarkmanın derecesine göre değişik oranlarda iz kalır. Şunu bilmek gerekir ki iz bırakmayan meme dikleştirme ameliyatı yoktur. Ancak bu izler zamanla daha az belirgin hale gelir.
Meme başı aşağıya doğru çok sarkmamışsa ve hacim eksikliğiyle birlikte az miktarda sarkma varsa bu tip memelere protez yerleştirilip hem meme dolgunluğu sağlanır, hem de meme dikleştirilir.
Memede süt kanalları çok etkilenmediği için emzirme problemlerinin olması çok nadirdir.
Ameliyat günü veya bir gece hastanede kaldıktan sonra hasta taburcu edilir. İlk gün ağrı kesicilerle azalan ağrının dışında diğer günlerle ağrı pek beklenen durum değildir.
Meme etrafında genelde 2 haftada geçecek şekilde şişlik ve morluklar olur. Bazı hastalarda meme içerisine genelde 1-2 gün sonra çıkarılacak şekilde drenler yerleştirilir. Ameliyattan sonra 3-4 hafta kullanılacak şekilde sporcu sutyenleri giydirilir. Eğer hasta ağır iş yapmayı gerektirecek işlerde çalışmıyorsa üçüncü günden sonra işine devam eder. Yaklaşık bir ay kadar ağır egzersiz ve işten uzak durması önerilir. Meme dikleştirme ameliyatları memeye iyi görüntü verebilen iyi sonuç veren ameliyatlardır. Ancak ameliyattan sonra gebelik, emzirme, hızlı kilo alıp verme ve yaşla beraber yer çekiminin de etkisiyle bir miktar sarkmalar olabileceği unutulmamalıdır.
İlerleyen yaş, yer çekimi, stres, sigara, içki, kötü beslenme, güneş ışınlarının etkisi v.s gibi nedenlerle yüz bölgesinde sarkmalar, gözaltı torbalanmaları, yüzde derin kırışıklıkları görülür.
İlerleyen yaşlarda yüzdeki yumuşak doku azalır ve yüz kemikleri üzerinden yer çekiminin etkisiyle aşağı doğru sarkar. Bu durumu yüzün cildinin yüze bol gelmeye başlaması olarak nitelendirmek mümkündür. Yüz germe ameliyatlarındaki amaç bu bolluğu ortadan kaldırıp daha gergin ve diri bir cilt meydana getirmektir.
Yüz germe ameliyatı ile yüz derisindeki sarkmış fazlalıklar alınır, deri altındaki ince kas tabakası tekrar şekillendirilip gerilir.
Yüz germe ameliyatları mevcut problemin olduğu bölgeye göre alın ve kaşları içeren üst yüz bölümü, göz hizası ve çevresini içeren orta yüz bölümü ve ağız, çene ve boyun bölgesini içeren alt yüz bölümü şeklinde de ayrılır. Yüz gençleştirme ameliyatlarında amaç; yüzün değişik bölgelerinde sarkmış ve gevşemiş ciltteki dokuları orijinal yerlerine asmak ve sarkmış derilerin fazlasını atarak deriyi gerginleştirmektir.
Yüz germe ameliyatında izler, şakak bölgesinde saçlı deri içinde, kulak önü ve arkasındaki doğal kıvrımlarda gizlenir. Ameliyat izleri gizlendiği için çok belirgin olmaz.
Yüz germe ameliyatlarına kombine olarak göz kapağı ameliyatları, deri soyma, dolgu - botoks gibi uygulamalar yapmak da başarıyı artırır.
Ameliyat genel anestezi altında 2-5 saat sürer. Ancak izole yüz ameliyatı ile beraber alt ve üst göz kapağı estetiği, alın germe, kaş kaldırma gibi girişimler de yapılırsa bu süre uzar.
Ameliyat sonrası hasta bir gece hastanede kalır ve sonrasında taburcu edilir.
Ağrı çok beklenen durum olmamakla birlikte, ağrı kesicilerle geçecek şekilde ağrılar görülebilir. Bazı durumlarda 1-2 gün sonra çıkarılacak şekilde drenler konur. Yüzde şişlikler ve morluklar görülmesi olasıdır. Ancak 1-2 hafta içinde neredeyse tamamen kaybolur. Hasta bu dönemden sonra günlük hayatına döner.
Uygun hastalara yapılan uygun yüz germe ameliyatlarının etki süresi 8-10 yıl kadar devam eder. Ancak yaşlanmanın ameliyattan sonraki dönemde de devam ettiğini akılda tutmakta fayda vardır.
Aşırı kilo alıp verme, hormonal durumlar, geçirilmiş hamilelikler sonrası karın bölgesinde yağlanma, derinin sarkması, cilt çatlaklarının oluşumu ve karın kaslarının gevşekliği durumunu görmek mümkündür. Bu durumlarda karın germe ameliyatına başvurulur.
Özellikle uygun diyet ve egzersizle düzelmeyen karın derisi sarkıklığı ve karın kası gevşekliği olan kişiler karın germe ameliyatı için uygun adaylardır. Abdominoplastiyi kilo vermeden daha çok karın şekillendirme ameliyatı olarak görmek gerekir.
Karın germe ameliyatına karar vermeden önce eğer hasta kilolu ise zayıflayıp ideal kiloya düşmesi önerilir. Kilolu hastalarda karın derisi kalınlığı da fazla olduğundan, normal kilodaki hastalar kadar iyi sonuçlar elde etmek kolay değildir. Bu nedenle önce diyet ve egzersiz önerilir. Egzersiz ve diyetle kilo verdikten sonra sarkmalar için gelen hastalar en uygun hasta grubu arasında yer alır.
Karın ön duvarındaki kaslar arasındaki bağlar zayıflayıp yırtılınca kaslar arasında ayrılmalar olur. İç organlarının baskısıyla karın dışa doğru çıkık ve sarkmış olarak görünür. Karın germe ameliyatlarıyla karındaki kaslar sıkılaştırılıp, karın ön duvarı daraltılıp, fazla olan yağ ve cilt dokuları alınmış olur. Bu ameliyatla aşağı doğru sarkmış olan göbek deliğinin yeri de değiştirilebilir. Karın germe ameliyatı ile karındaki çatlaklar tümüyle geçmese de büyük kısmı düzelmiş olur.
Karındaki deformiteye bağlı olarak total veya mini karın germe ameliyatı şeklinde yapılır. Total abdominoplastide karın bölgesinde sarkma ve yağlanma belirgin, karın kasları ayrışmasının ileri boyutta olduğu durumlarda düşünülür. Yağlanma ve sarkma durumu göbek altı bölgesinde sınırlıysa bu durumda mini abdominoplasti düşünülür. Göbeğin yeri değiştirilecekse göbek çevresinde ve iç çamaşırı bölgesinde kalacak şekilde izler olur.
Genellikle karın germe işlemine liposuction ameliyatı da ilave edilir. Bu sayede daha iyi görünüş sağlanır.
Karın germe ameliyatların ortalama olarak süresi 2-4 saat arasındadır. Hastanın durumuna göre değişmekle birlikte 1 veya 2 gün hastanede tutulduktan sonra taburcu edilir.
Ameliyat esnasında içeride kan ve seroma dediğimiz sıvıların birikmesini önlemek için ameliyat sahasına 1 - 4 gün sonra çıkarılacak şekilde drenler konur. İlk birkaç gün ağrı kesicilerle ağrının daha az duyulması sağlanır. Gün geçtikçe ağrılar azalmaya ve hasta kendini daha iyi hissetmeye başlar.
Hastalara özellikle ilk birkaç gün dikiş hattında gerginlik oluşmasın diye öne doğru eğilerek yürümesi, uyku esnasında da arkasına yastık koyacak şekilde uyuması önerilir.
Hasta, ağır bir işte çalışmıyorsa ortalama 1-2 hafta sonra işine döner. Ancak yaklaşık 1-1,5 ay korse kullanması önerilir. 2-3 ay boyunca ise ağır egzersizlerden uzak durmaları tavsiye edilir.
Karındaki şişliklerin tamamen geçip karnın istenen hali alması ortalama 6-12 ay arası sürede gerçekleşir. Karın germe ameliyatından sonra hastaların kilolarına dikkat etmesi ve aşırı kilo alımından kaçınması gerekir. Çok fazla kilosu olup bu kiloları vermeyi düşünen hastalar fazla kilolarını verdikten sonra ileriki dönemlerde hamile kalmayı planlayan kişiler ise bu ameliyatı doğum sonrasına ertelemelidir.
Burun ameliyatları, sağlık sorunları veya estetik kaygılar sonrasında gündeme gelir.
Burun estetiği operasyonları kişinin gelişim çağının sona ermesinden sonra yapılabilen bir ameliyattır. Burnun son şeklini alması gereklidir ve bu sebeple gelişimin tamamlanmış olması şarttır. Ayrıca bu gelişimin psikolojik yönü de uzman ve tecrübeli doktorlar tarafından incelenir.
Daha önce rinoplasti ameliyatı geçirmiş kişilere sonuçtan memnun olmadıkları durumlarda hekimleri ile görüştükten ve hekimin uygun görmesinden sonra yeniden burun estetiği operasyonu yapılması “Revizyon rinoplasti” olarak adlandırılır. Önceki ameliyatlar sırasında buruna müdahale edildiği için revizyon ameliyatları ilk kez yapılan burun ameliyatlarına göre daha zordur.
Ameliyat öncesinde bazı ilaç kullanımlarında kısıtlamalar gerekir. Ayrıca tüm genel anestezi operasyonlarında uygulanan kurallar bu ameliyatlarda geçerlidir. Uzman doktor ve sağlık personeli tarafından hastaya bu kurallar aktarılır.
Burun Ameliyatı (Rinoplasti) Nasıl Yapılır?
Burun estetiği ameliyatları genel anestezi altında yapılır. Uygun donanıma sahip hastane koşullarında ameliyathanede yapılması şarttır. Ameliyatlar kapalı ya da açık teknikle yapılır. Ameliyat süresi 1-3 saat arasında sürer.
Hasta bir gece tedbir amaçlı hastanede kalır. Burun ameliyatı sonrası bazı durumlarda geçici morluk ve şişlikler oluşur. Ancak belli bir süre sonra bu durum ortadan kalkar. Tampon konulmuşsa 2-4 gün sonra tampon alınır. Kemik iyileşmesinin kısmen gerçekleştiği düşünülen 6-8. günlerde burun üzerine konan ateller çıkarılır. Açık rinoplasti yapılır ise belli belirsiz bir iz bırakarak iyileşme görülür.
İlk birkaç gün boyunca çok hafif sızıntılar ve hafif tıkanıklıklar görmek olasıdır. İlk bir ay içerisinde burun içerisinde ameliyata bağlı ödem nedeniyle nefes almayı hafif düzeyde olumsuz etkileyebilen şişlikler de olabilir. Doktor tarafından önerilen ilaçlarla bu şişlik giderilir.
Ameliyat sonrası işe başlaması süresi yapılan ameliyatın tekniğine, yapılan işlemlere, hastanın iyileşme potansiyeline, hastanın yaptığı işe ve içinde yaşadığı çevreye göre değişir. Masa başı iş yapan hastalar burundaki atellerinin görüntüsünü önemsemezler ise dördüncü gün iş başı yapabilirler. Çok aktif çalışan kişilere için 7-10 gün arasında işe başlamaları önerilir.
Sigara kullanımı iyileşme sürecini olumsuz etkiler. Tedavi sürecinde bazı dış etkenlere de dikkat etmek gerekir. Güneş ışığından 3 ay süre ile korunmalıdır. Kapalı ameliyatlar sonrası kesi olmadığı için güneş ışığına karşı ekstra bir koruma almaya gerek yoktur, ancak unutulmamalıdır ki; güneşten korunmak cildin erken yaşlanmasını engellemek için her zaman önemlidir. Yüzme, koşma ve benzeri aktiviteler yapılan işlemlere ve tekniğe göre belirli süreler kısıtlanır. Kontakt lens ve gözlük kullanımı hakkında doktordan ayrıca bilgi alınması önerilir.
Burun ameliyatları sonrası tamamen iyileşme 3-6 aylık bir süreç sonusunda gerçekleşir.
Bize Ulaşın
Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak ya da aklınıza takılan soruları sormak mı istiyorsunuz?